13 Mayıs 2012 Pazar

"Son Gün" Sözü

Ey Sözümü İşiten Dostum;

Geleceğin de geleceğini hiç düşündün mü? Sana da yolların kapanacağını? Gözlerinin görmez olacağını, kulaklarının işitmez olacağını... Işığının yiteceğini, kollarının düşeceğini hiç hatırlar mısın?

Derslerin en ibretlisi bilinir cihanın dört yanında. Sonuna bakmaktır. Geleceğin geleceğini düşünmektir. Tedbir almak, yaşamak, âh etmemek için yaşamaktır. Sana sözüm şudur ki, nasıl yaşarsan yaşa hayatını, ama kendi iyiliğin için, sonra ‘pişman olmayacak’ şekilde yaşa.

Gel sen de, namazla Allah’ın muhafazası altına gir. Günahlardan sakın ki, Allah seni yüceltsin. İnsanlara iyilik et. Bu iyiliğini, Allah birer muhabbet olarak yerleştirsin onların kalplerine. Yürümemek olmaz nasılsa, sen güzel yolu yürü. Yüzmemek olmaz nasılsa, sen güzel denizi yüz. Binmemek olmaz nasılsa, sen güzel ata bin.

Ey Sözümü İşiten Dostum;

Dünyada denizlerin çekileceği, dağların çarpılacağı, bulutların yere bitişeceği zamanı merak ediyor musun? Sana söyleyeyim. Belki sen yetişmezsin. Dünyada denizler çekilmez senin varlığında. Ama bir günün gelmesi kesindir ki, senin denizlerin çekilir. Bir günün gelmesi kesindir ki, senin bulutların yere serilir. Güneşin akşama batacak olması kadar kesindir bu bir günün gelmesi.

el-Musavvir

Ruhlarımıza cisim verdi Yaradan. Mânâyı maddeye koydu. Görünmezlik halimizi görünür eyledi. Bize gözler, yüzler, bedenler, binalar, ağaçlar, renkler verdi. Kucağına düştüğümüz dünyayı bize âşinâ kıldı. Gözümüze görünür kılmakla kalmadı, gözümüze ‘hoş’ görünür eyledi. Allah, yarattıklarına suret giydirdi, şekil verdi. Varlığı tasvir eyledi. Tasavvurların alamadığı şekiller yarattı Hazret-i Musavvir. İnsanın yüzünü insana, âlemin güzünü âleme yakıştırdı. Renkleri ve şekilleri âhenkle raks ettiren O’ydu. Zarif sanatını suretlere nakşeden ve ‘görünür’ eyleyen de O’ydu.

Hazret-i Musavvir, yarattıklarına uygun gördüğü şekilleri hem estetik, hem işe yarar, hem de benzersiz yaptı. Göklerde tonlarca suyu taşıttığı bulut kütlelerine ayrı, toprakta tonlarca suyu yüklediği heybetli dağlara ayrı şekil verdi. Hiçbir dağı da, hiçbir bulutu da birbirinin aynı kılmadı. Verdiği her bir şekli birbirinden farklı imzaladı. Biri diğerinin hiçbir zaman aynı olmadı. Allah’ın tasvir ediciliği akılları hayrette bıraktı. Gökler âlemini, ateşler âlemini, deniz altını, toprak üstünü şekillerle süsleyen O’ydu. İnsanlara gönderdiği ilhamların eliyle binalarda, desenlerde, resimlerde de şekilleri yaratan yine O’ydu. Kalpleri elinde tutan, kalplerin üzerine adını yazan, Hazret-i Musavvir’di.